15 Mart 2017 Çarşamba

TÜRK İNANÇLARI, OD ANA

60 cm x 80 cm Teknik : Yağlıboya

                                     OD  ANA

Ocağı ve içindeki ateşi korur. Kırmızılar giymiş yaşlı bir kadındır. Ateşin yalımıyla dalgalanan kırmızı ipekten bir kaftanı vardır. Genç al bir kısrak üzerinde gezinir. Uzun kırmızı saçları vardır, saçları örülüdür ve ateşin yalımlarını simgeler. Kırık Baştu Kıs Ene, Odus Baştu Ot Ene olarak tanımlanır. Göğüsleri çok büyüktür. Ocak evin tam ortası ve kalbidir. Od Ana, genel olarak evlerdeki ve çadırlardaki ocakları ve ateşini korur. Her ocağa bir İye (koruyucu ruh) gönderir. Yedi oğlu vardır ve yedisi de Ateş Tanrısıdır. Yeryüzündeki ilk ocağı Ülgen’in kızları yakmıştır. Sonra da Od Ana’ya emanet etmiştir. Od Ana her bir ateşe ve ocağa birer tane İye (koruyucu ruh) gönderir. Dokuz ateş ırmağının kavşağında dokuz köşeli bakır bir evde yaşar. Evin, ülkenin koruyuculuğunu da simgeler. Kendi çocuğunu yediği söylenir. Bu durum ateşin alçalıp azalan yalımlı tabiatını çağrıştırır. Gök yerden ayrılırken yaratılmıştır. Moğollarda evliliği simgeler. Karaçaylarda Teb Ana biçimi kullanılmaktadır ve Tabıtı adlı İskit Ocak Tanrısı ile bağlantılıdır. Tatar mitolojisinde Od AtaOd İyesi ve Od Ana bazen tek bir varlığa verilen çeşitli isimler olarak gözlenir. Fakat aralarındaki en önemli fark, Od İyesinin sadece belli bir ocağa veya ateşe bağlı olmasıdır. Od Ana ve Od Ata ise tüm ocakların ve ateşlerin sahibidir ve istediğinin yanına gidebilir. Od iyelerini bu ateşleri korumak üzere Od Ana ve Od Ata gönderir.


ATEŞ TANRIÇASI ( OD ANA – ATEŞ ANNESİ)
Ocak tanrıçası dişi bir varlık olarak düşünülmüştür. Yakut Türkleri ocak yaparken sekiz kenarlı ana-hatundan izin alırlar. Altay Şamanları dualarında atamızın yaktığı üç ateş, anamızın gömdüğü üç taş ocak diye dua ederler. Ateş tanrısı ve ocak tanrıçasına dua ederken “üç” sözü sürekli tekrar edilir. Üç sayısı eril bir sayıdır. Ama, ucu yukarıya bakan üçgen, ateş unsurunu ve erilliği ifade ederken, aşağı dönük üçgen, dişil unsuru ve ocağı sembolize eder.
Yakut Türkleri ateş tanrıçasını ak saçlı bir kadın olarak görürler. Buryatlar ise, kırmızılar giymiş yaşlı bir kadın olarak veya ateşin yalımıyla dalgalanan yeşil veya kırmızı ipekten kaftan giymiş bir kadın olarak da düşünmüşlerdir. Bir başka şaman duasında da şöyle tasvir edilir. “sen karanlık gecelerde, genç kızlar gibi saçlarını dalgalandırarak oynuyorsun! Kırmızı ipekli kumaşlar sallayarak, genç al kısrak üzerinde geziniyorsun”.


*************************
Od İyesi (Tatarca: Ут Иясе veya Ut İyäse, Çuvaşça: Вут Ийĕ, Yakutça: Уот Иччи) - Türk, Altay ve Tatar mitolojilerinde ateşin koruyucu ruhudur. Vot (Vut, Uğot, Uvot) İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi veya Yalgın (Yalkın) İyesi ve Alev (Alav) İyesi olarak da bilinir. Moğollar Gal Ezen Yakutlar Ot İççiteadıyla bilmektedirler[1]. Yeni evliler yağ, içki içenler ise içtikleri içeceğin bir kısmını ateşe atarak bu tanrıyı onurlandırırken şamanlar gelecekten haber almak için Od iyesi için koyun veya kısrak kurban etmekteydi[1].

Her ateş için farklı bir İye vardır. Türk kültüründe ateş çok önemli bir yere sahiptir. Ateşe saygı gösterilmesi gerekir. Onun yatağı yağlı kurum ve kara istir; soluğu dumandır, aşı kuru odundur. Köz yastığı, kül yorganıdır. Ateşle bağlantılı olarak Duman ve Kor, Köz, Kül, Alav, Kıvılcım için dahi ayrı İyeleri olduğuna inanılır. Ateşe koyulan Sac üç ayaklıdır bunlar: geçmişi bugünü ve geleceği simgelerler. Ateşi insanlara Tanrı vermiştir. İlk ocağı Ülgen Han kurup insanlara bırakmıştır. Bazı söylencelerde Güneş, Ay ve Od kardeştirler. Ve hepsi de Yıldırımın oğludurlar. Ateş yıldırımdan yaratılmıştır. Ateş mecazen farklı içerikleri barındırır, örneğin Aşk Ateşi kavramı, aşk ile insanın vücudunda meydana gelen enerjiyi ve yeniden doğuşu ifade eder. Eski Türk inançlarına göre “Ülgen tarafından gökten indirilen biri kara, biri ak iki taş arasına kuru otlar konması ve taşları birbirine vurması sonucu otların yanmasıyla elde edilmiştir”. Bu ruhun dünyanın yaratılmasından beri var olduğuna inanılır. O, kiri, kini, pisliği, kötülüğü sevmez. Yer üstündeki bütün ruhlara dua edebilmek için ilkin ateşin ruhuna adak vermek gerekir. İnanca göre ateş insanoğluna her şeyi söyleyebilir, onları uyarabilir, onlara öğretebilir. İyilik isteyen insanları koruması, onlara yardımcı olması, mümkündür. Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te hiç sönmeden yanan bir ateşin bulunduğu “Sönmez Od Anıtı” yer alır. Sönmez Ateş kavramının Pers Ateşperestliğiyle bağlantılı olduğu öne sürülür. Gerçi bu tür anıtlar dünyanın pek çok yerinde bulunmakla beraber Türklerde ateş özel bir öneme sahiptir. Ancak İran ateşe tapma anlayışı (Mecusilik) ile ilişkilendirme mantığı çoğu zaman yanlış bir yaklaşımdır. Mecusiler, ateşi İyilik Tanrısı Hürmüz’ün bir sembolü kabul ettiklerinden, her tapınakta Ateşgede denilen ve devamlı ateş yanan bir yer yapmışlardır. Bu ateş hiç sönmemek üzere yanardı. Mecusilik aslında hem tektanrıcı hem de düalist bir inanç sistemidir ancak ateş kültü o kadar ön plana çıkmıştır ki bir süre sonra ateşe tapmaşekline dönüşmüştür. Tatar mitolojisinde Od Ata, Od İyesi ve Od Ana bazen tek bir varlığa verilen çeşitli isimler olarak gözlenir. Fakat aralarındaki en önemli fark, Od İyesinin sadece belli bir ocağa veya ateşe bağlı olmasıdır. Od Ana ve Od Ata ise tüm ocakların ve ateşlerin sahibidir ve istediğinin yanına gidebilir. Od iyelerini bu ateşleri korumak üzere Od Ana ve Od Ata gönderir.Ateş üçe ayrılır:
1.    Ayıhı Od: İyi ruhlara aittir. Yıldırım düşmesiyle elde edilen ve tanrının gönderdiği kabul edilen ateştir.
2.    Abahı Od: Kötü ruhlara aittir. Sıcak vermeyen soğuk bir ateştir. Soğuğun yakıcı özelliği ile de bağlantılıdır. Soğuk yaktı tabiri ile bu anlatılır.
3.    Uluğ Od: Tanrısal ateştir.
KAYNAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder