Yeşim Taşı
80 cm X 100 cm Teknik : Yağlı boya
5.000 TL
YEŞİM TAŞI YOLU
"Plos Biology" bilim
dergisi, 19 Ocak 2010 günü yayımladığı "Avrupalı'nın Baba Tarafından
Soyçizgisinde Baskın Neolitik Köken" (A predominantly Neolitic Origin for
Eurpean Patemal Lineages) başlıklı bir genetik raporda; Avrupalıların yaklaşık
10.000 yıl önce Taş Devri'nin sonlarına doğru Yakın Doğu ve Anadolu'dan göç
edip Avrupa'ya yerleşmiş olan çiftçilerin torunları olduklarını duyurdu.
Giderlerini İngiliz "Wellcome
Trust" un karşıladığı, İngiltere, Fransa ve İtalya'dan 15 biliminsanı
tarafından 110 milyon Avrupalı erkeğin DNA'larıyla karşılaştırılarak yürütülen
araştırmanın sonucu buydu.
İngiliz İndependent gazetesi, bu bilimsel çalışmayı eşi görülmemiş bir hızla (!) "Plos Biology" dergisiyle aynı gün yayımlamış; "Yerleşimci Çiftçiler Nasıl Avrupa Erkeklerinin Babası Oldu" (How Settler Farmers Fathered Europe's Males) başlığıyla okuyucularına duyurmuştu. Habere göre, 10.000 yıl önce, Avrupa daha Paleolitik evreyi bile aşamamış avcılık ve toplayıcılıkla geçinen ilkel yabanıl toplulukların yurdu iken ; Yakındoğu'da , Anadolu'da, Neolitik evreye çoktan ulaşmış çiftçilik yapan uygarlar, erkekler; göç edip Avrupa'ya gelmişler; İrlanda'ya dek bütün Avrupa'ya yayılmışlar; Avrupa'daki yabanıl erkekleri yok edip onların kadınlarıyla çiftleşerek çoğalmışlardı.
İngiliz İndependent gazetesi, bu bilimsel çalışmayı eşi görülmemiş bir hızla (!) "Plos Biology" dergisiyle aynı gün yayımlamış; "Yerleşimci Çiftçiler Nasıl Avrupa Erkeklerinin Babası Oldu" (How Settler Farmers Fathered Europe's Males) başlığıyla okuyucularına duyurmuştu. Habere göre, 10.000 yıl önce, Avrupa daha Paleolitik evreyi bile aşamamış avcılık ve toplayıcılıkla geçinen ilkel yabanıl toplulukların yurdu iken ; Yakındoğu'da , Anadolu'da, Neolitik evreye çoktan ulaşmış çiftçilik yapan uygarlar, erkekler; göç edip Avrupa'ya gelmişler; İrlanda'ya dek bütün Avrupa'ya yayılmışlar; Avrupa'daki yabanıl erkekleri yok edip onların kadınlarıyla çiftleşerek çoğalmışlardı.
Hürriyet'in 20 Ocak 2010 günlü
"Avrupalı erkeklerin kökeni Anadoluymuş" başlığıyla verdikleri
haberde; "İngiltere'de Leicester Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen
bir gen araştırması, Avrupalı erkeklerin büyük bir bölümünün anadolu'dan
geldiğini ortaya çıkardı. Erkeklerin Y kromozomları üzerinde gerçekleştirilen
araştırma, bugünkü Avrupalı erkeklerin, 10 bin yıl önce Anadolu ve Ortadoğu'dan
Avrupa'ya gelen ilk çiftçilerin torunları olduğunu gösterdi." Deniyordu.
Avrupa'da her nerede kuruluşu 6000
yıl önceye dayanan bir taş anıt ya da gömüt bulunmuşsa, orada yapılan
kazılarda, Orta Asya Türklerinin eski çağlarda "Yada Taşı" dedikleri;
hemen bütün Avrupa dillerinde "Jade" (okunuşu: "Yade")
olarak adlandırılan; Farsların "Yeşm" dedikleri, bugün Anadolu
Türkçesi'nde ''Yeşim Taşı" dediğimiz sert taştan yapılma baltalar ve
Turkuvaz taşından gerdanlıklar bulunmuştu.
İngiltere’de, Fransa’da, İspanya’da, Portekiz’de, İtalya’da, İsviçre’de yapılan kazılarda ve dahası Schliemann’ın 1870’lerin başında kazdığı Truva’da, “Jade” taşından yapılmış çok sayıda balta taşı ve gerdanlık gün yüzüne çıkartılmıştı.
İngiltere’de, Fransa’da, İspanya’da, Portekiz’de, İtalya’da, İsviçre’de yapılan kazılarda ve dahası Schliemann’ın 1870’lerin başında kazdığı Truva’da, “Jade” taşından yapılmış çok sayıda balta taşı ve gerdanlık gün yüzüne çıkartılmıştı.
Bilim
adamları, bu yeşil renkli taşın ne olduğunu, binlerce yıl önce kimi eşyaların
neden bu taştan üretildiğini; taşın o çevrelerde bulunup bulunmadığını
araştırmış ve çok çarpıcı bir sonuca ulaşmışlardı: Çanakkale’den, Truva’dan,
Avrupa’nın en batı ucuna dek, geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan bütün
yerleşimlerde bulunan “Jade” taşı baltaların kaynağı, Orta Asya’da, Sibirya’da,
Türklerin yaşadığı topraklarda bulunuyordu. Arkeologların Avrupa kazılarında
gün yüzüne çıkardıkları Jade taşından balta başları ve gerdanlıklar, Asya
kökenliydi.
Türklerin, kendilerine hayvancılıktan
daha çok gelir getiren, en eski ve en önemli geçim kaynaklarının Jade taşı
madenciliği, işçiliği ve ticareti olduğunu kanıtlıyordu.
Orta Asya Türklerinin dilinde; “Jade taş ocaklarına bin Türk gitse, yüzü sağ kalır; yüz Türk gitse, onu sağ kalır” gibi atasözleri bulunuyordu.
Orta Asya Türklerinin dilinde; “Jade taş ocaklarına bin Türk gitse, yüzü sağ kalır; yüz Türk gitse, onu sağ kalır” gibi atasözleri bulunuyordu.
“İpek yolu” sözcüğünün “Hint-Ari
Avrupa Tarih Tezi”ne inanan Batılılar tarafından Türklerin gerçekte Jade
madencisi uygarlar oldukları gerçeğini gizlemek üzere kasten yanlış üretilmiş
bir deyim olduğu da ortaya çıkartılmıştı. (!)
Bu yolun, Asyalılar ve Çinliler arasındaki özgün adının “İpek Yolu” olmayıp “Jade Yolu” olduğu; Çin Seddi ’nin en batı duvarında Türklerle alışverişe ayrılmış kapıya, Çinlilerce “Jade Kapısı” denildiği; Çin’in binlerce yıllık tarihi boyunca Türklerden her yıl binlerce ton Jade satın aldıkları, vb. gibi, tarihin yeniden yazılmasını gerektirecek ve iki dünya savaşında ölen milyonlarca insanın katili olan Hint-Ari Avrupa Tarih Tezi”ni çökertecek nitelikte pek çok olgu, Thierry Zarcone’un “Yeşimtaşı (Jade) Yolu” (La Roite Du Jade) kitabında, belgeleriyle gözler önüne seriliyordu.
Bu yolun, Asyalılar ve Çinliler arasındaki özgün adının “İpek Yolu” olmayıp “Jade Yolu” olduğu; Çin Seddi ’nin en batı duvarında Türklerle alışverişe ayrılmış kapıya, Çinlilerce “Jade Kapısı” denildiği; Çin’in binlerce yıllık tarihi boyunca Türklerden her yıl binlerce ton Jade satın aldıkları, vb. gibi, tarihin yeniden yazılmasını gerektirecek ve iki dünya savaşında ölen milyonlarca insanın katili olan Hint-Ari Avrupa Tarih Tezi”ni çökertecek nitelikte pek çok olgu, Thierry Zarcone’un “Yeşimtaşı (Jade) Yolu” (La Roite Du Jade) kitabında, belgeleriyle gözler önüne seriliyordu.
Dahası, Avrupa’da kazılarda bulunan Jade taşından baltaların neden dolayı ağızlarının keskin yapılmamış olduğu da ortaya çıkmıştı. Jade “balta”lar, gerçekte balta olmayıp birer “dinsel simge”ydiler; kesme aracı olarak tasarlanmadıklarından ağızları bilenmemiş ve sap geçirilebilecek bir delik açılmamıştı. Avrupalı arkeologlar kesici olmadıkları için bunlara “tören baltası” adını vermişlerdi, fakat bu tören dinseldi.
Jade taşı binlerce yıl önce Asya kökenli bir dinin mensupları tarafından “yaşam veren kutsal taş” olarak nitelenmiş; bu taşın çok çeşitli hastalıklara iyi geldiğine ve ölmek üzereyken bu taşları kırıp yutan kişilerin ölüsünün gömütünde en az 3 yıl bozulmadan kalacağına inanılmış; binlerce yıl önce bu dine bağlanmış olan her Asyalı, üzerinde, cebinde, Jade taşı bulundurmuş; gerek hastalandığında, gerekse öleceği sırada, bu taşı kırıp suya karıştırarak yutmuştu. ....
..............
Atatürk'ün benimsediği tarih görüşü, 1800'lerde, Avrupalı bilginlerce, kazı bulgularıyla, dilbilimsel kanıtlarla oluşturulmuş ve 1876'dan sonra politika değiştiren Batılı devletlerce seferber edilen sayısız akademisyen tarafından çürütülmeye çalışılmasına karşın, bugüne dek dimdik ayakta kalmış, tarihsel gerçeklere dayalı "Turani Avrupa Tarih Tezi"dir.
Atatürk, bu tarih tezini hiçbir zaman "Siyasal Yayılmacılık" (Panturanizm) olarak yorumlamamış ve böyle uygulamamıştır.
O, Batı'nın barbar saydığı Türkler'in, insanlık ailesi içinde köklü ve uygar bir geçmişi bulunduğunu , bu blimsel tezle kanıtlamış ; Batı'nın bilimdışı, 'siyasal ırkçı' aşağılamalarına, yine batılılarca üretilmiş olan bu bilimsel tezle karşılık vermiştir.
CENGİZ ÖZAKINCI
Daha fazlası için :
KAYNAK :
Cengiz ÖzakıncıAvrupalı'ların Ataları Türk'tür.
James Fergusson - Rude Stone Monuments in All countries
Schliemann - ILIOS
THE BISHOP COLLECTION. INVESTIGATIONS AND STUDIES IN JADE., EDITED BY GEORGE F. KUNZ,
NEW YORK; PRIVATELY PRINTED [BY THE DE VINNE PRESS], 1906.
Çok beğendiğim ve araştırdığım bir taştır. Ayrıca yeşim taşı faydaları hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Elinize sağlık.
YanıtlaSil